Anlatı Koçluğu

Dikiş diken insanlar her zaman beni büyülemiştir; ufalmış bir sabunla kumaşın üstüne izler çıkaran, ustalıkla kullandığı makası iştahla şakırdatarak kumaşa biçim veren terziler. Bana göre onlar büyücüler. Ben küçükken ailemde onlardan bolca vardı.

Kazalar sonucu bırakmak zorunda kaldığım kesme, birleştirme, biriktirme, dikme tutkumu birebir anlatı koçlukları yaparken doya doya yaşıyorum desem, inanır mısınız? Nasıl mı?


Her insanın kumaşı farklı; alışkanlıkları, ihtiyaçları, arzuları, yaratmak istediği anlam farklı. Bazılarımızın kelimelerle arası iyidir, kolaylıkla hikâye kurar. Ancak iş anlatmaya geldi mi, tıkanıp kalabilir ve engelleriyle karşılaşabilir. Bazılarımız ise anlatmakta iyidir; sesini, bedenini, hayal gücünü işin içine rahatlıkla katabilir, ancak  anlatmak istediği hikâyeyi kurmakta zorlanabilir. 

Bire bir koçluk çalışmaları sırasında ister kişisel hayatınızda yapacağınız bir anlatı ister profesyonel yaşamınızda yapacağınız bir sunumda anlatmak üzere tasarlanacak hikâyeler peşinde olalım, kişiye ve duruma özel çalışıyorum. 

O kişinin veya durumun ihtiyaçları neyse alet çantamdan o ihtiyaçların karşılanması için gerekenleri bulup çıkarıp her seferinde kişiye özel bir çalışma planı hazırlıyorum. Buna “haute couture” demeyi çok seviyorum.

Koçluk çalışmalarında ister kişisel hayatınızda yapacağınız bir anlatı ister profesyonel yaşamınızda yapacağınız bir sunumda anlatmak üzere tasarlanacak hikâyeler peşinde olalım, kişiye ve duruma özel çalışıyorum.